Dibe Vurduysanız Dibi Keşfedip Yaşamadan Yukarı Çıkamazsınız

, , No Comments


Bazılarımız zaman zaman, bazılarımız ise çoğu zaman kişisel başarısızlık olarak hep diplerde olduğumuzu düşünürüz. 

 

Kabul edelim hayatta bazı şeylerdeki yanlış ve gereksiz ısrarlarımız maalesef  bizi en kötü halimize ulaştırıyor ve geldiğimiz o noktayı "dip" olarak adlandırıyoruz. "Dibe vurmak" deyimini de bu anlamda bu kişisel dramımızı kısaca ifade etmek için sıkça kullanıyoruz.

 

Bazılarımız; bizi en dibe vurduran yanlışlarımızda ısrar edip gerçekleri inkar veya örtbas ederken, bazılarımız ise, açık açık hatalarını itiraf edip, bu kendi acı gerçeğini kabullenip ve kendisini içine düşürdüğü bu durumdan çıkarmanın yollarını arıyor. Bu sağlıklı olan yol.


Dibe vurduklarında hatalarını inkar edenler ve değişmek istemeyenler için ise söyleyecek pek sözümüz yok çünkü onlar ısrarlarını karekterlerinin bir parçası haline getirmişlerdir ve onların uslanma ihtimali çok azdır. Ama değişmek isteyenler için birden fazla çıkış yolu var. 

 

Zaten bilenler bilir "dibe vurmak yukarı çıkmak için tek yoldur" şeklinde bir söz de vardır ve gerçekten dibi vurduğunu düşünenler, kendine yeni bir yaşam kurmak ve değişmek isteyenler bu motivasyon sözünü de inanarak kendilerien muhtemelen söylemişlerdir.


"Dibe vurmak" deyimi bazılarımız çok rahatsız edinci de olabilir hiç üzerlerine almayabilirler de, ama ben bu yazıda bu deyimi ısrarla heres için çekinmeden kullanmak istiyorum ve yazımızın ana konusu bu. Çünkü; bu dibe vurma hali aslında asla en kötü  ve değişmez  bir sonu ifade etmiyor ve değişmek, potansiyelimizi görmek ve başarmak için dibe vurmak aslında bizim kendimizi en iyi tanıdığımız ve tanımladığımız eşisiz değerli bir süreçtir ve bu sürecin ne kadar süreceği bize bağlıdır. Elbette çok zordur ama, kendimizi gerçek anlamda tanıdığımız ve kendimizle yüzleştiğimiz bu zaman dilimi gerçekten kendimizle barışmak ve gerçek gücümüzü ortaya koymak için de gerçek bir fısattır.


Öncelikle, eğer dibe vurduğumuzu düşünüyorsak, baştan hayatımızın en zor yeri ve zamanı saydığımız dipteki bu yeni boyuta, yani bu katlanılması çok zor psikoloji ve yaşam şartlarına uyum göstermemiz ve bu yeni yaşam tarzı algımızı ve yaşam zeminimizi en baştan isyan etmeen ve kızmadan kabul etmemiz gerekiyor. Bu şekilde bir an önce dipteki hayat gerçeklerinin neler olduğunu ve dibin yaşam şartlarını keşfetmeye başlamalı ve bu zor şarlarda kısa veya uzun vadede yaşamaya ve bu şartlardan geleceğimizi oluşturacak yeni şeyleri öğrenmeye hazır da olmalıyız. Çünkü hemen çıkamayabilirz düştüğümüz kuyudan ve hayatımızı bir süre orda o şartlarda geçirmeyi kabul etmeliyiz.

 

Eğer hayatta kalmak ve başarılı olmak istiyorsak, daha doğrusu kendimizi bulmak istiyorsak bu zor şartlarda yaşamaya kısa sürede alışmalı ve bu zor yaşam zeminindeki bilmediğimiz zihinsel dayanıklılığı elde etmelı ve dipteki minumum reel araçları kullanarak dipten tekrar yukarı çıkacak şekilde kendimizi daha verimli çalışmaya ve çabalamaya adamalıyız.

Aksi takdirde dipteyken içine düştüğümüz çukurun dört bir yanına bakıp bakıp, hayatımıza ailemize tüm her şeye küfür ve isyan ederken bulabiliriz kendimizi ki, bu gerçekten çok yıpratıcı ve zaman kaybettiren bir şey olur ve tekrarlanması cinayet ve intihar veya yolsuzluğa götürebilir.


Aksini de yapabiliriz çünkü; hepimiz dibine düştüğümüz kuyunun dışında çok farklı yerlerde başka ve konforlu yaşayabileceğimiz bir hayatın da olabileceğini ve potansiyelimizin çok daha büyük olduğunu biliyoruz. O zaman düştüğümüz kuyudan çıkmanın yollarını kabulenişle o kuyudayken aramaya çalışmalı ve kuyudan çıkana kadar mevcut yeni şartlarla uyumlu yaşamalıyız. 

 

Baştan kabul etmemiz gereken şey en büyük yardımcımızın kendimizde olan doğrulara ve ilkelere olan inancımızın olduğunu bilmek olmalıdır. Bu doğru ve ilkelerle kuyunun dibinde yaşamayı sakince öğrenmeden ve bu yeni zor şartlarda hakimiyet kurmadan yukarı çıkamayız.

 

Sonuç olarak, dibe vurarak kendimizi gurur yapamayacak hale soktuysak, o zaman hiç bir konuda gurur da yapmamalıyız. Gerekirse çöpten yemekte toplamalı, başkalarının elbisesini de giyebilmeli veya en zor doğru şeyleri de yapmayı başarmalıyız.

 

Çünkü dipteyken gurur da yoktur ego da kapris de ve tembellik de ve önyargı da.... Sadece daha çok öğrenme isteği ve daha çok irade gösterme, daha azla yetinme, daha çok değişim isteği ve kendi yolcuğuğumuzdaki kendimize yetebilme kabiliyeti ve kendimiz olmakla ilgili kaygılarımız olmalıdır...

 

0 yorum:

Yorum Gönder