Hayatta bazı noktalar vardır; oralara vardığımızda, geçmişe dönüp bakınca yaptıklarımızın sonucunda her şeyi berbat ettiğimizi görür ve sonrasında hayatamıza bu şekilde bundan sonra nasıl devam edeceğimizi düşünür durur ve bu süreçte hayata devam etmek bizim için adeta bir işkenceye dönüşür.
Bu baş edilmesi çok zor bir süreçtir ve insanı bir çok yol ayrımına getirir ve genelde maalesef bir tür depresyon denerek geçiştirilir. Oysa kişinin kendisiyle geçmişiyle herşeyiyle yüzleştiği son derece buhranlı ve dramatik bir süreçtir.
Bu zamanlarda kişinin kendisine ve çevresine dair suçlamaları artar ve kendimize veya çevremize ruhsal ve fiziksel zarar verecek kadar kontrolden çıkabiliriz.
Bu durumda üç tane yol çıkar karşımıza; ya kendinizle yüzleşir daha iyi olmak yolunda yaptığınız hataları da telafi edip yeniden hayatımızı ve kaybettiklerimizi kazanmaya çalışırsınız veya her şeyi daha kötüleştirecek agresifliğe başvurup ciddi psikolojik sorunlara ve bağımlılıklara bulaşırız veya üçüncü seçenek olarak tamamen her şeyi bırakıp bir koyvermişlik ve kaybetmişlik hissiyle hayatı algılar ve iyice dağılırsınız. Buna loserlık da deniyor veya tükenmişlik sendromu da...
Bu zor süreçte, birinci seçenekte her şeyi yeniden inşa etmeyi seçseniz de uzun bir süre "keşkeler" sizi bırakmaz bu pişmanlık hissiyle epey bir sıkınrı yaşarsınız. Bu pişmanlıklar ve keşkeler sürecinde, hem pişmalığı hem de keşkeleri kafanızdan çıkarmanız mümkün. Bu çok zor gözükse de yapabilirsiniz. Bunun için bir kaç temel noktayı anlayıp sindirmeniz gerekir.
Her şeyden önce, olup biten her şeyde tek sorumlunun kendinizin, çevreniniz veya başkasının olduğu duygusundan kurtulmalısınız. Mevcut durumunuzu potansiyelinizin ve çabalarınızın sonucu olarak görüp daha iyi bir pozisyonda olmanızı sağlayacak kadar yetkin ve akıllı olmadığınızı görmelisiniz.
Bu yüzden de kendinizi akılsız veya beceriksiz olarak ta suçlamamalı ve tüm olanların sizin geçmişten o ana kadar edindiğiniz hayat tarzınızın ve kapasitenizin bir doğal sonucu olarak görmelisiniz.
Başarının ve mutluluğun bu kapasitenizin ve çabanızın yeterliliğine, yani size bağlı olduğuna inanıp şimdiye kadar olan tecrübelerinizden daha iyi hamleler çıkarabileceğinize daha çok gelişebileceğinize ve daha verimli işler yapabileceğinize ve zor zamanlarda insanlarla kavga etmeden de süreçlerin yönetilebileceğine inanmalı ve sabırlı olmayı başarmanız gerektiğine inanmalısınız.
Sonuçta geldimiz nokta bizim geçmiş tercihlerimizin sonucu oluşuyor ve bizi memnun olmadığımız en kötü sonuca sürükleyen davranışları bizler bilerek seçiyoruz.
Daha sakin, akıllı, faydalı ve daha makul tercihleri en zor zamanlarda yapmayı da başaramıyorsak zaten hayatta mutluluğu ve başarıyı hak etmediğimizi düşünmeliyiz.
Kendimizi bu anlamda yargılamaktan vazgeçip gelişmenin ve değişmenin yollarını aramalı ve yeni başarı yolları bulmaya ve insanlarla olan ilişkilerimizi daha iyi hale getirmeliyiz.
İnsanlarla olan ilişkimizi geliştirmenin en geçerli yolu ise onlarla daha az kontak kurmak ve daha az konuşmak ve daha az yargılamaktır.
Üstüne gittiğiniz hiç bir insanla başarı ve mutluluğa varamazsınız.
Sadece biraz çenemizi tutup aradaki mesefayi açmaya ihtiyacımız var.
Yeri ve zamanı olmayan sözleri etmekten kaçınmalı ve tartışma anlarından uzaklaşmalıyız.
Bu uzaklaşma anlarında ise düşüncelerimizi iş hayatımıza odaklamalıyız.
Çünkü iş ve para kriz anlarında veya sonrasında bize her zaman lazım olacaktır.
Bu yüzden zor zamanlarda kendimizi müzik, içki, gezi veya başka şeylerle oyalamamalı ve kazanç getiren şeylere odaklanmalıyız.
0 yorum:
Yorum Gönder